Bilelim ki maviye yolculuğumuz virüsten korunarak yaşamayı öğrenmekten geçiyor.
Küresel salgının her alanda açtığı tahribatı tarif etmek gerçekten mümkün değil. İnsanın insana temasını kesmesini zorunlu kılan, insani olan her değere ara vermek zorunda bırakan bir yılı geride bıraktık. Hastalığın ülkemizdeki seyri tüm dünyada olduğu gibi yüksek sayıda kişiye virüsün hızla bulaştığı ve tedbirlerle kontrol altına alındığı dalgalar şeklinde kendisini hissettirdi. Salgını kontrol altına aldıkça daha çok eski günlerin özlemi ile hareket ederken hastalık can yakmaya başlayınca zorunlu olarak tedbirlere sarılmakla geçti günler. Bu nedenle bazı dönemler neden eskiye dönmüyoruz sesleri, bazı dönemlerde ise neden daha çok kapanmıyoruz sesleri yükseldi. Bunun maalesef bilimsel bir tecrübesi ve tek doğrusu yok.
Salgının tüm yönleri ile ele alındığı başta kabinemiz, bakanlıklarımız, bilim insanlarımız hep birlikte vatandaşımız için dönemin en doğru hamlesi ne ise onu yapmaya çalıştık. Bu hepimizi çok yordu.
Bilim Kurulumuz bugün bir kez daha toplanmış ve güncel gelişmeleri değerlendirmiştir.
Salgın öncesi ve salgınla mücadele sürecinde aldığımız tüm tedbirlere rağmen, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yayılım hızlı bir seyir izlemektedir. Mutant virüsler yayılım hızını artırmıştır. Her ne kadar bu artış hastanelere yatışları paralel şekilde etkilemese de çok vaka maalesef çok hasta potansiyelini barındırıyor. Hızlı yayılan mutantlar görece daha hafif seyretse de çok bulaştıkları için korumamız gereken bünyelere de daha hızlı ulaşıyor.
Ülkemizde mutasyona uğramış koronavirüs vakaları sıkı takip ile yakalanmaktadır. Alınan tüm tedbirlere rağmen maalesef gün geçtikçe mutant virüsler tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmaktadır. Mutant virüsle enfekte olduğu tespit edilen kişileri daha sıkı izolasyon kurallarına tabi tutuyoruz. Bugüne kadar 76 ilimizde toplam 41.488 B.1.1.7 (İngiltere) mutantı, 9 ilimizde toplam 61 B.1.351 (Güney Afrika) mutantı, 1 ilimizde 2 B.1.427 (California-NewYork) mutantı ve 1 adet de P.1 (Brezilya) mutantı tespit edilmiştir. Bu hızlı bulaşan varyantlara karşı halen tedbirden ve aşıdan başka silahımız yok. Bu silahlarımızın yetersiz olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor. Ancak her ikisinin de zorlukları var. Aşı için küresel bir tedarik güçlüğü, tedbir için de bir yılın verdiği yorgunluk var. Hep birlikte el ele bunun üstesinden geleceğimize inanıyorum.
1 Mart itibariyle ‘yerinde karar’ adını verdiğimiz kontrollü ve kademeli normalleşme dönemine geçtik. Salgınla sadece Sağlık Bakanlığı değil, tüm unsurlarıyla devletimiz ve halkımız birlikte mücadele etmektedir. Son hafta verileri, ülke genelinde tedbirli yaşam konusunda daha hassas davranmamız gerektiğine işaret ediyor.
Millet olarak umut veya kaygı yüklü mesajlara değil, sorunu tüm gerçekliğiyle anlayıp sosyal hayatımızı doğru adımlar atarak sürdürmeye ihtiyacımız var. Virüs hayatımızdan çıkana kadar onunla mücadele ederek yaşamayı öğrenmek zorundayız. Sosyal hareketliliğimiz içinde virüsü hareketsiz bırakmayı başaramadığımız takdirde daha ağır bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. Virüse yayılma fırsatı vermemeliyiz.
Kontrollü normalleşme süreci, insanımıza hem özlediği hayat dinamizmine yeniden kavuşma, hem de bu dinamizm içinde virüse alan bırakmayacak aktif bir mücadele imkanı sunuyor. Bizim için riskli olanın virüsün kendisi değil, kasten veya ihmalle virüsün yayılmasına neden olan davranışlarımız olduğunu akıldan çıkarmamalıyız. Aksi halde virüsün zaaflarımızı fırsata çevirerek hayatımıza hakim olmasını önleyemeyiz.
Devletimiz salgınla mücadelenin gerektirdiği tüm tedbirleri alıyor ve bütün imkanlarını seferber ediyor. Başından bu yana küresel salgının tıbbi, ekonomik ve sosyal etkilerini birlikte ele alan bir mücadele stratejisi izliyoruz. Atılması gereken adımlara bilimin gösterdiği hakikati esas alarak karar veriyoruz.
Aşı tedariki ve uygulama performansımız konusunda, küresel koşulların tüm engellerine rağmen aşı üretme kapasitesi erken devreye girmiş ülkelerle rekabet eder durumdayız. 10 milyonun üzerinde aşılama gerçekleştirmiş durumdayız. Aşı tedarikine paralel olarak bu performansımız bazı dönemler yavaşlasa da artarak devam edecektir.
Zor günleri geride bırakmak için ihtiyacımız olan tek şey, millet olarak birlikte mücadelenin tüm gereklerini üstün bir sorumluluk duygusuyla sahiplenmektir.
Unutmalayım! İnanç, azim ve kararlılık olduğu sürece kırmızı, maviye en yakın renktir.
Yarın bir aksilik olmazsa bir konuşma yapmak üzere huzurlarınızda olacağımı bildirmek isterim.
Bu vesileyle bütün vatandaşlarımızın Miraç kandilini tebrik ediyor, salgın hastalıktan arınmış bir dünyanın müjdecisi olmasını diliyorum.
Hibya Haber Ajansı