Ekranda sıra dışı sokakta mütevazi

Ruh haline göre değişen saç rengi, rengarenk kıyafetleri ve marjinal tarzıyla bir anda hayatımıza giren Ayça Eren, günlük hayatta da aslında dizide canlandırdığı karakterden farksız. Oyunculuk gibi bir çocukluk hayali olmadığını söyleyen Eren, daha çok kamera arkasında yani işin yaratım safhasında yer almaktan keyif aldığını anlattı. Eren, gelecek planlarıyla ilgili “Yarınımı bile beklentiyle yaşamaktan hoşlanmıyorum. Ben isteklerim doğrultusunda çabalamaya devam edeyim mutlaka güzel şeyler olacaktır” diyor.

- Behzat Ç. dizisiyle birlikte hayatında nasıl bir değişim oldu?

- Hayat tarzım çok değişmedi aslında. Sadece hayatıma devam etmek istediğim alanda beni besleyen daha fazla insan, durum ve ortam var artık.

- Oyunculuk çocukluk hayalin miydi?

- Hayır. Ben daha çok kamera arkasında daha doğrusu görsel işlerin yaratım safhasında yer almaktan keyif aldım. Yani parçası olmak değildi planım. Aslında bu durum kamera önündeyken bana faydalı oluyor. Aynı anda “Kameranın arkasında olsaydım ne görmek isterdim”i düşünerek yaklaşabiliyorum.

- Dizinin bu kadar popüler olmasını bekliyor muydun?

- Evet. Çünkü dizinin her parçasını güvendiğim isimler oluşturuyordu ve neyin içinde olduklarından çok emindiler. Daha çekimler başlamadan hissediliyordu bu durum.

- Oyunculuk anlamında kendini nerede görüyorsun?

- Tabii ki daha çok yolum var. Ben oyunculuk eğitimi almadım. İşin içindeyken eğitim halindeyim. Behzat Ç. de Stüdyo Cer de benim okulum gibi şu an. Zaman bulduğum vakit başka şeylerle de destekleyeceğim tabi.

- Diziyle birlikte Hayvan Çiftliği tiyatro oyununda yer alıyorsun. İkisini kıyasladığında hangisi sana daha çok hitap ediyor?

- İkisinin de yeri çok farklı aslında. Ama oyun bedensel ifadeye daha çok dayandığı için sahnede daha çok keyif aldığımı söyleyebilirim. Özellikle bir hayvanın ruh durumuna erişme ve algısını yakalama çabası beni çok daha fazla heyecanlandırıyor.

- Dizi ve tiyatro oyunundan sonra özel hayatına daha çok dikkat etmeye başladın mı?

- Özel hayatımda çok fazla değişen bir şey olmadı aslında. Hep sakin, evcil bir yapıydım. Yine öyleyim. Ama sağlığıma ve bedenime çok daha fazla dikkat etmeye başladım bu süreçte. Bu işte tek enstrüman bedeniniz ve onunla kurduğunuz iletişim ne kadar güçlü olursa o kadar iyi sonuç alıyorsunuz.

- Dizi ve tiyatro oyunu vaktinin büyük bir kısmını alıyor. Kendine, ailene ya da arkadaşlarına nasıl vakit ayırıyorsun?

- Oldukça zorlanıyorum o konuda. Sitem ediyorlar ve çok da haklılar. Bazen tiyatro ve dizi setinden hariç çevremle iletişim kurmakta zorlanıyorum. Mesela provaların en yoğun olduğu dönem fazla konuşmama kararı almıştım. Oyun için o kadar heyecanlanıyordum ki başka bir şey düşünemediğimden haliyle başka bir şey de anlatamıyordum.

- Ankara’da yaşamaktan mutlu musun?

- Evet. Bu şehri sonuna kadar zorlayacağım.

- Bundan sonra kariyerine oyuncu olarak mı devam edeceksin?

- Kesin konuşmak pek huyum değil bu konularda. Çünkü bir yandan fotoğraf da beni çağırıyor ve o alan da beni en az oyunculuk kadar heyecanlandırıyor. Zamanla ne tarafa daha ait hissedersem oradan yürümeyi planlıyorum. Tabi karşıma çıkacak projeler de bu durumu etkileyecek. Sadece biriyle devam ediyor olmayacağım kesin. Sadece biri bir gün daha ağır basacak ama henüz şekillenmedi.

- Dizideki rolünüzde rengarenk kıyafetler giyen, saçını alışılmışın dışında renklere boyayan deyim yerindeyse marjinal bir tarzı olan kızı canlandırıyorsun. Gerçek hayatta tarzın nasıl?

- Ruh halim belirliyor daha çok. Keyfim yerindeyse o gün üzerimde her renk olabiliyor. Hatta geçenlerde o kadar abartmışım ki oturduğumuz bir mekanın maskotuyla neredeyse aynı görünüyordum. Kendimden korkmadım değil.

- Modayla aran nasıl? Takip ettiğin modacı veya marka var mı?

- Bir dönem moda tasarım eğitimi aldım. Görsel her konuya ilgim var. Renkler, desenler, dokular, kalıplar ve onları uyumla bir araya getirmekten büyük keyif alıyorum. Bunu fotoğrafa da aktarabiliyorum, giyim tarzıma da. Modayı çok takip etmiyorum aslında. Daha çok mecburen dahil oluyorum denilebilir. Sezonun renkleri ve tarzı dahilinde kendimden bir şeyler katarak tarzımı yaratmaya çabalıyorum.

- Vazgeçilmez aksesuarların neler?

- Tek vazgeçilmez aksesuarım sırt çantam uzun zamandır. Yanımda taşımam gereken o kadar çok şey oluyor ki! Koşuşturmacada eve uğramakta zorlanıyorum. Hatta bu yüzden çoğu zaman mecburen spor giyinmem gerekiyor.

- Ankara’da en mutlu olduğun yer?

- Tek başımaysam Tunalı ve Kızılay’da kitapçı ve pasajlar. Arkadaşlarımlaysam mekan çok önemli olmuyor çoğunlukla. Ama oyunumuzu sahnelediğimiz mekandan bahsetmeden geçemeyeceğim. Cer Modern gerçekten en mutlu olduğum yer şu sıralar.

- Yeni yıldan beklentilerin neler?

- Bu soruya da hiç başarılı cevap verememişimdir hayatım boyunca. Yarınımı bile beklentiyle yaşamaktan hoşlanmıyorum. Ben isteklerim doğrultusunda çabalamaya devam edeyim mutlaka güzel şeyler olacaktır.