Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
Bakan Şimşek: Türkiye, Ekonomik Dönüşümde Kararlılıkla İlerliyor
Bakan Şimşek: Türkiye, Ekonomik Dönüşümde Kararlılıkla İlerliyor
EPDK, 2025 Yılı İçin Enerji Piyasası Ücretlerini Belirledi
EPDK, 2025 Yılı İçin Enerji Piyasası Ücretlerini Belirledi
MEB, İlkokul Öğrencilerine Yönelik Yeni Fasikülleri Yayınladı
MEB, İlkokul Öğrencilerine Yönelik Yeni Fasikülleri Yayınladı
DEAŞ Operasyonunda 10 Şüpheli Tutuklandı
DEAŞ Operasyonunda 10 Şüpheli Tutuklandı
FETÖ Operasyonunda Gri Kategoride Aranan Çift Yakalandı
FETÖ Operasyonunda Gri Kategoride Aranan Çift Yakalandı
HABERLER>GÜNDEM
2 Temmuz 2009 Perşembe - 13:54

Gül ve Erdoğan artık cemaate güvenmiyor

AKP'yi en iyi bilen yazarın analizi: Türkiye'de üç iktidar var. AKP, TSK ve Fethullah Gülen cemaati..

Gül ve Erdoğan artık cemaate güvenmiyor

AKP'yi en iyi bilen gazetecilerden biri olan Ruşen Çakır'ın bu analizi gündemi oldukça meşgul edecek gibi görünüyor. Çakır, Türkiye'nin yaşadığı olağanüstü gündemin analizini yaptı. Çıkan sonuç:
"Müthiş bir iktidar mücadelesi".. Çakır'a göre 3 iktidar var. AKP, TSK ve Gülen cemaati.. 

Türkiye bir altüst oluş yaşıyor
Türkiye ne zamandan beri büyük bir altüst oluş yaşıyor. Birkaç kritik aşamayı hatırlatalım: AKP'nin Kasım 2002 seçimlerinden tek başına iktidarla çıkması; 2004 Aralık ayında AB'ye tam üyelik için müzakere takviminin alınması; Abdullah Gül'ün Ahmet Necdet Sezer'in yerine AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi; 27 Nisan 2007 gecesi Genelkurmay Başkanlığı'nın, internet sitesinde yayınlanan muhtırayla Gül'ün adaylığına karşı çıkması; Cumhuriyet mitingleri; Temmuz 2007'de AKP'nin oylarını iyice artırarak yeniden iktidara gelmesi; Gül'ün Köşk'e çıkması; Ergenekon soruşturması; AKP'ye kapatma davası açılması; Taraf Gazetesi'nde “İrticayla Mücadele Planı”nın yayınlanmasıyla başlayan tartışmalar...

Sivil 28 Şubat süreci
Bütün bu yaşananları “sivil 28 Şubat süreci” olarak tanımlıyorum. ( “Sivil” sıfatını “askeri olmayan” anlamında kullandığımı, ona fazladan olumlu bir anlam yüklemediğimi hatırlatmam gerek.)

Türkiye MGK toplantısıyla yepyeni bir evreye girdi
12 yıl önceki süreç uzun bir MGK toplantısıyla başlamıştı, günümüzdekiyse bir başka MGK toplantısıyla yepyeni bir evreye girdi. Her iki süreç arasındaki farklar ve benzerlikleri ele almadan önce bir konuya açıklık getirmek istiyorum: Toplumun bir bölümü yaşananları, basit bir şekilde “sistemin askeri vesayetten arındırılıp sivilleştirilmesi ve dolayısıyla demokratikleştirilmesi” olarak yorumlar ve bu sürece destek olurken, tam karşı kutupta yer alanlarsa “laik düzenin sistemli bir şekilde yıkılıp yerine şeriat düzeni inşa edildiği” düşüncesiyle kaygılanıyor ve bu gidişatı durdurmaya çalışıyor. Lakin kamuoyunun büyük bir bölümünün, şu ya da bu kutuba yakın olmakla birlikte, olup bitenleri tam olarak anlayamadığını, anlamlandıramadığını söyleyebiliriz. Bunda medya ve kanaat önderlerinin çoğunluğunun iki kutuptan birine angaje olup, yaşananları taraflı bir şekilde aksettirmesinin payı hayli fazla.

Müthiş bir iktidar mücadelesi
Kimileri inanmıyor ya da inanmak istemiyor ancak kendimi yaşanan bütün bu süreci tüm yönleriyle anlamaya ve tarafsız bir şekilde anlatmaya çalışan bir gazeteci olarak görüyorum. Bazıları da benim gibi tarafsızların yanlış yaptığını ve kendilerinin karşısındakilerin ekmeğine yağ sürdüğünü düşünüyorlar, yanılıyorlar. Zira onlar kendi davalarına her ne kadar ulvi hedefler atfetseler de bütün bu olup bitenleri “müthiş bir iktidar mücadelesi” olarak görüyorum.

Siviller daha dikkatli
Bu parantezi kapatıp 28 Şubat ile 30 Haziran süreçlerini kıyaslayalım: Günümüzde yaşananlara “sivil 28 Şubat” dememin temel nedeni, inisiyatifin bariz bir şekilde askerden sivillere geçmiş olması. Özellikle Gül'ün Köşk'e çıkmasıyla birlikte hızlanan yeni sürecin, geçmiştekine kıyasla en belirgin farklarından biri, sivillerin cüret bakımından 28 Şubatçı generallerden pek de geri kalmamaları ancak onlara kıyasla çok daha dikkatli, temkinli ve sistematik bir şekilde yol alıyor olmaları. Benzerlik deninceyse akla, dün askerlerin arkasındaki olduğu “halk desteği”ne günümüzde Gül-Erdoğan ikilisinin de sahip olması.

Çoğu siyasi iktidarı alkışlıyor
Yine dün medyanın çoğunluğunun TSK'nın (yani güçlü olanın) çizgisinde seyrederken bugün de çoğu olmasa bile önemli bir bölümü siyasi iktidarı alkışlıyor. Bu arada, sivil iktidarın kendilerinden olmayan kesimlerin (liberaller, bir kısım solcular, Kürt hareketinin bir bölümü, AB başta olmak üzere Batı...) desteğinden geniş bir şekilde yararlandığını ama asla onların kendilerine dayatmak istediği gündem ve yol haritalarına itibar etmediklerini söyleyebiliriz.

Üç iktidar var: AKP, TSK ve Fethullah Gülen cemaati
30 Haziran sürecinin belki de en önemli farkı, kavganın sanıldığı gibi iki (AKP ile TSK, dolayısıyla onlara destek olan çevreler) kutup arasında seyretmemesi. 2 Nisan 2007'de “Özellikle son iki yılda yaşananlar Türkiye'de iktidar çekişmenin iki değil üç ana aktörü olduğunu ortaya koyuyor: AKP hükümeti, TSK ve Fethullah Gülen cemaati” diye yazmıştım.

Gül ve Erdoğan cemaate güvenmiyor
Bu iddiamı bugün de koruyorum. Ve o zaman da belirttiğim gibi, Gülen cemaatini basit bir şekilde “AKP'ye destek veren gruplardan biri” olarak görmek yanıltıcı olacaktır. Bu cemaat, ne zamandır, kendi geleneklerine aykırı bir şekilde bütün yumurtalarını AKP sepetine koymuş olmakla birlikte, kendi bağımsız gündemini ve hedeflerini koruyor. AKP'nin de, doğal olarak Gülen cemaatine daha yakın olduğu varsayımı tam olarak doğru değil. Cemaatin desteğinden ve attığı bazı adımlardan hoşlanıyor ve yararlanıyor olabilirler ama özellikle Erdoğan ile Gül gibi isimlerin cemaate tam olarak güvendiklerini söyleyemeyiz.

Cemaatte dahil olacak
Org. Başbuğ'un geçen haftaki basın toplantısının ardından “asıl kavga şimdi başlıyor” demiştim. Önümüzdeki günlerde, inişli çıkışlı bir grafik izlemekle birlikte kavganın daha da tırmanacağını, kenarda duruyor gözüken üçüncü başrol oyuncusunun da isteyerek ya da zorla dahil olacağını düşünüyorum

 
Rusya'dan Türkiye'ye mavi akım daveti
 
BEDAŞ aç-kapa zengini oldu
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Rusya'dan Türkiye'ye mavi akım daveti
RUSYA'nın Nabucco'ya alternatif olarak geliştirdiği Güney Akım doğalgaz ...
Başkan gazetecilere para dağıttı
AKP’li Kars Belediye Başkanı Bozkuş, basın toplantısını izleyen 12 gazeteciye, ...
'Helikoptere dışarıdan müdahale edildi'
Kaza Kırım Uzmanı Volkan Sürmeli, Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği kazasıyla ...
 
O artık bedelli asker !
Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan birliğine teslim oldu...
Sigaraya zam!
Philip Morris Sabancı Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret A.Ş (Philsa), ...
Baykal Albay'ın tahliyesini yorumladı
Dün yorum yapmamıştım. Bugün neden yapayım.
 
Flaş... Flaş... Çiçek'e jet tahliye!
Kurmay Albay Çiçek'in tutuklanmasına ilk itiraz akşam saatlerinde geldi. ...
Türk doktorun milyonluk zekası
Türk doktor Mehmet Çilingiroğlu'nun buluşu dünya firmalarını ayağa kaldırdı. ...
Bu fotoğrafta bir tuhaflık var!
Fotoğrafta ayakta duranlar DTP'li vekil ve başkanlar, oturan ise Tatvan ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri