MODERN DÜNYANIN ZİHNİYET KRİZİ VE ADALET SORUNU
Günümüz dünyası çok boyutlu krizlerle karşı karşıya. Ukrayna-Rusya savaşı, İsrail’in Gazze’deki saldırıları, küresel ekonomik dengesizlikler ve son olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Ukrayna Devlet Başkanı’na takındığı hakaretamiz tavır, Batı dünyasında akıl ve erdemin nasıl kaybolduğunu gözler önüne seriyor. Bu hadise, modern devlet anlayışının yalnızca güç ve çıkar odaklı bir denkleme sıkıştığını ve artık etik değerlerden uzaklaştığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
İbrahim Aydemir, bu noktada Farabi’nin Erdemli Şehir kavramına vurgu yaparak, adaletin ve hikmetin bir yönetim biçimi olarak benimsenmediği toplumların sürdürülebilir olamayacağını belirtiyor. Aydemir, “Farabi’nin devlet anlayışında erdem ve adalet temel ilkedir. Bir yönetici, bilge olmak zorundadır ve hikmeti rehber edinmelidir. Ancak bugün baktığımızda küresel siyasette liderlerin adalet yerine tahakkümü tercih ettiğini, bilgi yerine önyargıyla hareket ettiklerini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL MUHAYYİLESİ VE KİMLİK KRİZİ
İbrahim Aydemir, Kalın’ın kitabında vurguladığı toplumsal muhayyile kavramının Türkiye açısından kritik bir öneme sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin modernleşme sürecinde, Batı taklitçiliği ile geleneksel bağnazlık arasında sıkıştığını dile getiren Aydemir, “Ülkemizde ne yazık ki Batılılaşmayı geçmişe sırt dönmek, gelenekçiliği ise modern dünyadan kopmak olarak gören anlayışlar hâkim oldu. Oysa akıl ve erdem eksenli bir yaklaşım geliştirmemiz gerekiyor” dedi.
Bu noktada Gazali’nin “hakikat arayışı” üzerine geliştirdiği düşünceleri hatırlatan Aydemir, bilginin araçsallaştırılmaması gerektiğini, toplumun ve bireyin gelişimi için ilim ve hikmetin rehber alınması gerektiğini belirtti. “Türkiye’de bilimsel ve entelektüel tartışmalar maalesef siyaset ve güç ilişkilerine hapsolmuş durumda. Oysa ilim, bir toplumu ihya eden en güçlü araçtır” dedi.
DEVLETİN VARLIĞI ADALETE BAĞLIDIR
Adalet kavramının modern dünyada nasıl bir anlam taşıdığına değinen Aydemir, “İbn Haldun’un devletin çöküşü üzerine geliştirdiği teori bugün de geçerliliğini koruyor. Bir devlet, toplumu adaletle yönetmezse, toplumsal dayanışmayı sağlayamaz ve çürümeye mahkûm olur” dedi.
Aydemir, “Bugün modern dünya adalet yerine güç ilişkileriyle yönetiliyor. Küresel siyasete baktığımızda güçlü olanın her zaman haklı olduğu, zayıfın ise her zaman ezildiği bir düzen var. Oysa devletlerin gücü, sadece askeri veya ekonomik kapasitesiyle değil, adaleti ne ölçüde tesis edebildiğiyle ölçülmelidir” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ: AKIL, ERDEM VE HİKMET
Türkiye’nin küresel ölçekte daha güçlü bir aktör olabilmesi için, erdem eksenli bir yönetim anlayışını benimsemesi gerektiğini vurgulayan Aydemir, Kalın’ın kitabında öne çıkan üç temel kavramı hatırlattı:
Akıl: Türkiye’nin modernleşmesini Batı’ya bağımlı olmadan, kendi bilgi üretim mekanizmalarını geliştirerek gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Erdem: Bireylerin ve toplumun ahlaki sorumluluklarını merkeze alan bir anlayış inşa edilmelidir.
Hikmet: Türkiye, geçmişinden aldığı ilhamla geleceğini inşa eden bir bilinç geliştirmelidir.
“Bugün Türkiye’de en büyük eksikliğimiz, uzun vadeli bir hikmet anlayışı geliştirememiş olmamızdır” diyen Aydemir, Batı’nın rasyonalist ve bireyci yaklaşımına karşı İslam medeniyetinin tarih boyunca ürettiği toplum merkezli düşünce modelini yeniden yorumlamamız gerektiğini belirtti.
KÜRESEL LİDERLİK VE ADALET ARAYIŞI
Aydemir, son olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Ukrayna Devlet Başkanı’na yönelik küçümseyici tavrının Batı dünyasında insan onuruna verilen değerin nasıl erozyona uğradığını gösterdiğini belirtti. “Böylesine büyük bir gücün, savaşın ortasında olan bir ülkenin liderine bu şekilde davranması, küresel adalet sisteminin aslında ne kadar ikiyüzlü olduğunu gözler önüne seriyor” dedi.
Türkiye’nin, küresel ölçekte güçlü bir aktör olabilmesi için, adalet ve erdem eksenli bir siyaset yürütmesi gerektiğini ifade eden Aydemir, “Biz, günü kurtaran değil, geleceği inşa eden bir anlayışı benimsemek zorundayız” diye ekledi.
TOPLUMSAL MUHAYYİLEMİZİ YENİDEN İNŞA ETMEK
İbrahim Kalın’ın Akıl ve Erdem kitabında ortaya koyduğu kavramlar, Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu krizleri anlamlandırmamız açısından önemli bir çerçeve sunuyor. İbrahim Aydemir, akıl ve erdem eksenli yeni bir toplumsal muhayyilenin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin hem içeride hem de küresel arenada daha sağlam adımlarla ilerleyebilmesi için hikmet ve adaletin merkeze alınmasını savundu.
“Bugünün krizlerini aşmak ve yeni bir gelecek inşa etmek için akıl ve erdemi merkeze alarak hareket etmek zorundayız” diyerek sözlerini noktalayan Aydemir, Türkiye’nin hem tarihi mirasını hem de modern dünyanın gerekliliklerini dengeli bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.