Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
İçişleri Bakanlığı'ndan Yeni '112 Web İhbar Sistemi' Uygulaması
İçişleri Bakanlığı'ndan Yeni "112 Web İhbar Sistemi" Uygulaması
Ticaret Bakanlığı'ndan Cep Telefonu ve Taşıt Satışlarına Yeni Taksit Düzenlemesi
Ticaret Bakanlığı'ndan Cep Telefonu ve Taşıt Satışlarına Yeni Taksit Düzenlemesi
2025 Yılı Bütçesi TBMM'de Kabul Edildi
2025 Yılı Bütçesi TBMM'de Kabul Edildi
Aday Öğretmenlik ve Kariyer Basamakları İçin Yeni Düzenleme Yayımlandı
Aday Öğretmenlik ve Kariyer Basamakları İçin Yeni Düzenleme Yayımlandı
19 İlde Gürz-30 Operasyonu: 40 Gözaltı
19 İlde Gürz-30 Operasyonu: 40 Gözaltı
HABERLER>SAĞLIK-YAŞAM
8 Nisan 2021 Perşembe - 18:29

Yanlış beslenme böbrek yetmezliğine davetiye çıkarıyor

Zor bulgu veren böbrek yetmezliği hastalığının giderek yaygınlaştığına dikkat çeken İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, beslenme düzenine bağlı olarak da gelişen diyabet ve hipertansiyonun böbrek yetmezliğine neden olduğunu söyledi.

Yanlış beslenme böbrek yetmezliğine davetiye çıkarıyor

Prof. Dr. Kantarcı, “Ülkemizde şeker hastalığı artış hızında biz dünya birincisiyiz. Çok sayıda insan obez düzeyinde kilolu. Böbrek hastalığını, diyabet ve hipertansiyon davet ediyor. Böbrek yetmezliği aşamasına gelmeden, diyabet ve hipertansif hastalarda veya böbrek hastalığına yatkınlığı olan kişilerde öncelik, böbrek sağlığını korumak olmalı. Taze gıda tüketmek, tuz tüketimini azaltmak lazım. Ayrıca bilinçsiz vitamin tüketimine son verilmeli” diye konuştu.

Dünyada her 10 kişiden 1’inde, Türkiye’de ise her 7 kişiden 1’inde böbrek yetmezliği hastalığı görüldüğünü kaydeden Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, giderek artan obezite ve neden olduğu diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların da böbrek yetmezliğine davetiye çıkardığını belirtti. Diyaliz öncesi ve diyaliz sonrası hastalara beslenme önerilerinde bulunan Prof. Dr. Kantarcı, böbrek yetmezliği konusunda duyarlı olunması gerektiğinin altını çizdi.

DÜNYADA 5’İNCİ YAŞAM KAYBI NEDENİ OLACAK

Böbrek yetmezliğinin, dünyada ve Türkiye’de çok yaygın görülen bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kantarcı, “Dünyada her 10 kişiden 1’inde, ülkemizde ise her 7 kişiden birinde böbrek yetmezliği var. Hatta bazı istatistikler 2020’nin ortalarında, böbrek yetmezliğinin dünyadaki 5’inci yaşam kaybı nedeni olacağını gösteriyor. Bu denli ciddi bir hastalık olmasına karşın farkındalığımız çok düşük. Bunda en önemli etken geç bulgu vermesi, belirtiler hastalık ileri evreye ulaştığında ortaya çıkıyor. Eğer hasta, farklı bir şikayet ya da hastalık nedeniyle hastaneye giderse, tesadüfen ortaya çıkan böbrek yetmezlikleri daha erken dönemde tanı alıyor” dedi.

Hastalığın yarattığı şikayetlerle ilgili Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, şu bilgileri verdi: “Genellikle nefes darlığı, idrar yapmada azalma, idrar renginde değişme, idrarda köpürme, halsizlik, yorgunluk, nefeste kötü koku, bacaklarda ve ellerde kramplar tanı almadan önceki bulgulardır. Ancak hastalık bu şikayetleri ortaya çıkardığında hastalık ileri evreye gelmiş oluyor. Hatta bu bulgular bile hastaların kendilerine hastalık kondurmayı düşündürmüyor.”

Laboratuvar tetkikleri yapılmadan tanı konması zor bir hastalık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, “Bu nedenle özellikle yüksek tansiyon, şeker gibi kronik hastalığı olanlar,  ailesinde böbrek hastası bulunan kişiler risk grubundadır. Spor yapıp yeterli sıvı tüketmeyenler, romatizmal hastalıklar veya baş ağrısı gibi nedenlerle yoğun olarak ağrı kesici kullanan kişiler mutlaka böbrek hastalığı açısından incelenmelidir. Bu kişilerde erken dönemde tanı konmasıyla diyalize ve organ böbrek nakline giden süreci yavaşlatabiliriz. Hastaları daha uzun süre daha iyi bir yaşam kalitesiyle takip etmiş oluruz.” diye konuştu.

DİYABET VE HİPERTANSİYON BÖBREK YETMEZLİĞİNE DAVETİYE ÇIKARIYOR

Türkiye’nin diyabet hastalığı artış hızında dünya birincisi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kantarcı, kronik böbrek hastalığı, obezite ve diyabet arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekti. Prof. Dr. Kantarcı, “Toplum olarak giderek kilo alıyoruz. Sokakta çok sayıda insan obez düzeyinde kilolu. Obezitedeki bu artış, diyabeti ve özellikle Tip 2 diyabeti davet etmesinin yanında hipertansiyon için de neden oluşturuyor. Sonuçta, diyabet ve hipertansiyon da böbrek hastalığına davetiye çıkarıyor. Diyalizdeki hastalarımızın 3’te 1’inden fazlası diyabetik hastalardan oluşuyor. Önemli bir kısmı da yüksek tansiyonlu hastalar. Dolayısıyla bu iki hastalığın erken tanı ve tedavisiyle, hastaların diyalize kadar ulaşan böbrek yetmezliğinin de önüne geçilebiliyor” diye konuştu.

Obezitenin önüne geçmek için alınabilecek önlemleri anlatan Prof. Dr. Kantarcı, sözlerine şöyle devam etti: “Obez olmamak için beslendiğimiz kadarını yakabilmeliyiz. Egzersiz ile birlikte doğru beslenip, hazır gıda tüketiminden kaçınmak, daha çok taze meyve sebze ve taze et üzerinden olan beslenmeye geçilmeli. Bununla birlikte, karbonhidratlı, unlu gıda tüketimini kontrol etmek, tuz tüketimini sınırlandırmak ve yeterli miktarda su içmek hem kilo kontrolünü sağlamada hem de böbrekleri korumak adına çok önemli.”

DİYALİZ AŞAMASINDAN ÖNCE ve SONRASINDA BESLENME DEĞİŞİYOR

Böbrek yetmezliği gelişen hastalar açısından da beslenmenin ayrı bir önem taşıdığına işaret eden Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, diyaliz öncesi beslenme ile diyaliz gerektiren hastadaki beslenmenin birbirinden farklı olduğunu ve bu farkta en önemli noktayı tuzun oluşturduğunu söyledi. Prof. Dr. Kantarcı, “Diyaliz öncesinde protein kısıtlarken, diyaliz sonrasında mümkün olduğu kadar protein veriyoruz. Hastaların kas, enerji, yağ kaybı ve iştahsızlıklarının önüne geçebilmek için proteinler, yağlar ve karbonhidratlardan oluşan dengeli bir beslenme düzeni olmalı” dedi.

GEREKSİZ VİTAMİN TÜKETİMİNE SON VERİN

“Diyaliz öncesi ve diyaliz gerektiren hastalarda, hatta son zamanlarda toplumda gördüğümüz bir vitamin çılgınlığı var” diyen Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, “İnsanların viral hastalıklara yakalanmamak için tükettiği vitaminlerden kaçınmaları lazım. Örneğin C vitamini. Diyaliz öncesi kişilerde yüksek doz C vitamini, oksalatı artırıyor. Bu da sağlıklı kişilerde böbrek taşı oluşumuna neden oluyor. Diyaliz sonrası kişilerde de yumuşak dokularda kireçlenmelere neden olabiliyor, damar duvarlarına zarar verebiliyor. O yüzden yüksek doz C vitamininden kaçınmak lazım. “Aklıma geldi, ben vitamin alayım bunun zararı yoktur’ çılgınlığından vazgeçilmeli. Hekim önermedikçe alınmamalı” ifadelerini kullandı.

Böbrek hastalarının kullandıkları diğer vitaminlerle ilgili bilgi veren Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Gülçin Kantarcı, konuyla ilgili doğru bilinen yanlışlara işaret etti:

“Yağda eriyen vitaminler olan A, D, K ve E vitaminleri diyaliz hastalıklarında bazen çok kontrolsüz ve yüksek dozda kullanılabiliyor.  Diyaliz öncesi dönemde de aynı hata yapılabiliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz şu dönemde her aklına gelen D vitamini içiyor. Ancak kişi, D vitamini düzeyini bilmeden D vitamini tüketmemeli. Çünkü D vitamini, insan vücudunda biriken, fazla olduğunda da toksik dediğimiz zararlı hale geliyor. Bu nedenle vücuttaki düzeyi takip edilerek D vitamini alınmalı. K vitamininin de farklı formları var. Belli formları faydalıyken belli formları zararlı olabiliyor. Bu nedenle kontrolsüz kullanılmamalı. Diyaliz makinelerinde kaybedilen B vitaminleri de ihtiyaç durumunda kullanılmalı. İhtiyaç ötesinde kullanımlarda hem gereksiz bir tüketim oluyor hem de yumuşak dokularda zararlı etkileri olabiliyor.”


Hibya Haber Ajansı

 
Salgını yenen Wuhan, ‘normale’ dönüşünün birinci yılını kutluyor
 
Ramazan’da ‘Ne olursa olsun psikozu’ ndan uzak durun
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Alerji belirtileri COVID-19 ile karışabilir
Bahar aylarının gelmesiyle birlikte alerjiler de artmaya başladı. Alerji ...
Demir eksikliği ve kansızlığı doğru beslenme ile engelleyin
İnsan vücudu için çok önemli bir mineral olan demirin eksikliği; güçsüzlük, ...
Gümrük Muhafaza ekiplerince Kocaeli’de yüzbinlerce kaçak ticari eşya yakalandı
Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekiplerince Kocaeli’de bir limanda gerçekleştirilen ...
 
Diyabet hastaları oruç tutarken dikkat
Diyabet toplumumuzda oldukça sık görülen ve ciddi komplikasyonlarla seyredebilen ...
Kolesterol ilaçları kalın bağırsak kanseri riskini azaltıyor
Son yapılan araştırmalara göre kandaki kolesterol seviyesini düşürmek ...
Öğrenciler covid-19 duyu test cihazı geliştirdi
SANKO Okulları öğrencileri, Covid-19 hastalığından şüphelenilen durumlarda ...
 
Kansere davetiye çıkaran 10 hatalı alışkanlık
Kanser, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kalp hastalıklarından sonra ...
Türkiye’de 'Otizm İçin Mavi Işık Yaktı'
Tohum Otizm Vakfı’nın öncülüğünde, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde ...
Pandemi bel ağrılarını artırdı
Koronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle hareketlerimiz büyük ölçüde ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri