Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, Türkiye Sigorta Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü’nün yayımladığı Su Raporu’nun, Türkiye’nin gelecek planlaması için stratejik bir uyarı niteliği taşıdığını belirtti. Aydemir’e göre su kıtlığı artık çevresel bir mesele olmaktan öte, küresel dengeleri belirleyen bir güvenlik alanı hâline geldi ve ülkelerin siyasi çizgilerini yeniden şekillendiriyor.
Kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarının 1400 metreküp seviyelerine gerilemesinin Türkiye’nin su stresi eşiğine yaklaşmasının en net göstergesi olduğunu vurgulayan Aydemir, tarım, sanayi ve enerji politikalarının bu tabloya göre yeniden düzenlenmesinin zaruri bir planlama alanı oluşturduğunu ifade etti. Ona göre suyu merkeze alan bir kalkınma mimarisi, ülkenin uzun vadeli direncinin ana sütunlarından biri olacak.
SU DİPLOMASİSİ VE BÖLGESEL SORUMLULUK
Bununla beraber Aydemir, raporda vurgulanan bölgesel su diplomasisinin Türkiye için yeni bir dış politika imkânı ortaya koyduğunu belirtti. Komşu havzalarla kurulacak dengeli iş birliği kanallarının hem barış politikalarını hem de ekonomik entegrasyonu güçlendireceğini kaydetti. Aydemir, suyu merkeze alan diplomatik yaklaşımın Türkiye’nin yumuşak güç kapasitesini artıracağını ifade etti.
ŞEHİRLEŞME, ALTYAPI VE GELECEK ŞEHİRLERİ
Diğer yandan Aydemir, nüfus yoğunluğu ve kentleşme artışının şehir altyapılarını zorladığını, bu nedenle yağmur suyu toplama sistemleri, gri su kullanımı ve geri dönüşüm teknolojilerinin gelecek şehirlerinin standart bileşenleri hâline gelmesi gerektiğini söyledi. Bu yeniliklerin çevreyi korurken ekonomik verimliliği de yükselten bir etki oluşturacağını dile getirdi.
Aydemir, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sürecin önemini kavradığını, Türkiye’nin de bütün kurumlarıyla bu farkındalığı daha üst düzeye taşıyacak bir eşiğe doğru ilerlediğini belirtti. Ona göre su odaklı bir planlama, ülkenin gelecek nesillere bırakacağı en kıymetli mirası güçlendirecek.